Avrupa futbolunun zirvesinde yeni bir model: Modernaccio
Futbol taktikleri tarihine bakınca hakkında en çok konuşulan, en çok tartışılan hatta en çok yerilen uygulaması ‘katı savunma’lar için kullanılan katenaçyo (catenaccio) olmuştur. Bu kelime İtalyanca ev kapılarına takılan zincir anlamına geliyor. Bir nevi ‘kilitlemek’ yani. Rakibin tüm hücum planlarını savunmanızın arasına alıyor, etkisiz hale getiriyor ve üzerlerine kapıyı kilitliyorsunuz. Bu oyun yöntemi bir dönem o kadar nefret edilir hale gelmişti ki, en iyi uygulayıcılarından kabul edilen Helenio Herrera’nın Inter’i, efsane Jock Stein’in Celtic’ine yenildiğinde İngiltere’de bayram olmuş, Liverpool’lu Bill Shankly bu durumu ‘ölümsüz bir zafer’ olarak nitelendirmişti.
Katenaçyoda bir adet libero kullanılırdı. Onun da kökeni 1930’lara, İsviçreli Karl Rappan’a kadar uzanır. Defans çizgisinin arkasında bir futbolcu kullanan Rappan bu uygulamanın mucididir ve dönemin gazetecileri o futbolcu için ‘verrou’ yani ‘sürgü’ kelimesini seçmiştir. Daha sonra bu uygulamayı libero ve ‘zincir’ katenaçyoda da görürürüz. Birçok uygulayıcısı olmasına karşın katenaçyo, Herrera ve Inter takımıyla anılıyor. Katenaçyo ağır bir defansif vaka olarak görülse de Herrera bu görüşe katılmıyor: “Katenaçyoyu ben icat ettim. Beni kopya edenler katenaçyonun hücum ilkelerini almayı unuttular. Picchi’yi süpürücü libero olarak kullanıyordum ama takımda Facchetti de vardı. Tarihin bir forvet kadar gol atan ilk kenar beki…”
Katenaçyo denince akla sadece ‘defans futbolu’ gelse de aslında bu, istenince iyi bir hücum sistemi de olabilir. Çünkü savunma güvenliğini 3 oyuncu ile alan ve liberoyla sahaya çıkan takımlar defansif bek kullanmak zorunda kalmıyor. Böylece de en az bir kanadını ileri çıkarabiliyor. Tarihin en iyi liberolarından kabul edeceğimiz Picchi’nin oynadığı dönemde ‘La Grande’ olarak anılan Inter takımı bunun en güzel örneği. Herrera’nın çalıştırdığı Inter’de sol bek olan Facchetti o dönem hücum performansıyla göz doldurmuştu. Facchhetti sol bek olmasına rağmen her sezon neredeyse 10’dan fazla gol atmıştı. Çizgiyi kullanması ve hücumdaki yetenekleriyle dikkat çekiyordu. Zaten Herrera onu Trevigliese genç takımında bulduğunda bir forvet oyuncusuydu.
Herrera, katenaçyonun öncülerinden dönemdaşı Nereo Rocco’dan farklı bir libero modeli kullanıyordu. Onun liberosu çakılı değil serbestti. Rocco da Rappan’dan farklı bir uygulamaya gitmişti. Günümüzde de katenaçyo mevcut. Tabii ki günümüzün katenaçyocuları da kendilerinden önceki isimlerden farklı uygulamalar deniyorlar. Bu isimlere örnek olarak Jose Mourinho ve Diego Simeone’yi örnek gösterebiliriz. Çünkü onlar hiçbir zaman sadece defans yapmayı düşünmüyorlar. Onların katenaçyosu ‘en az gol yiyerek nasıl daha fazla gol atabilirim’ üzerine kurulu. Buna ‘modernaccio’ adını vermek istiyorum.
İyi bir modernaccio takımı, top rakipteyken pas opsiyonlarını kapatan sıkı bir 4-4-2 tercih edebilir.
Modernaccio oynayan takımların bazılarıysa (Atletico ya da Lazio gibi) 5-1-3-1 tercih ediyor. Bu sayede topu kendi sahalarında kazandıkları anda Daha kalabalık hücum edebiliyorlar.
Modernaccio, geçmiş modellerinin aksine savunmayı sürekli derinde tutmuyor. En azından ilk planları bu değil. Rakip 1. bölgeden çıkmaya çalışırken mümkün oldukça önde kuruyorlar savunmalarını ve ilk hamleyi burada yapmaya çalışıyorlar. Ancak rakip hücum bölgelerine geçtiyse onlar da mümkün olduğunca çok adamla çekiliyorlar. Bunun için libero kullanmaya da devam ediyorlar.
Modernaccio’da serbest libero olarak orta sahadan bir isim kullanılıyor. Eğer 4’lü savunma ile oynuyorsa takım, merkezde oynayan 6 numara iki stoper arasına giriyor ve serbest libero pozisyonunu alıyor. Takım 3’lü savunma ile oynuyorsa merkez oyuncusu doğrudan bu görevi görüyor. Bu halleriyle klasik katenaçyoya çok benziyorlar.
Modernaccio takımları, her zaman geçmiş modelleri kadar derin savunma yapmıyor.
Modernaccio’nun bir diğer farkı da bek oyuncularını çizgi boyunca kullanmak yerine iç koridora çekmek. Bu sayede hem kanatlarda daha az boşluk veriyorlar hem de bek ve kanat oyuncusu alanı aralarında bölüşmüş oluyorlar. Unutmamak lazım ki günümüzde bek oyuncuları ne kadar atletik olursa olsun rakip kanat hücumcuları da en az onlar kadar atletik ve çizgiyi kullanıyorlar. Eskisi gibi yarı sahada oynayan kanatlar pek kalmadı.
Modernaccio oynayan takımlar artık uzun topa pek de minnet etmiyorlar. Bunun yerine en uçtaki oyuncularını derine çekmeyi tercih ediyorlar. Oyuncu özelliklerine ya da maçın taktiğine göre bu klasik 9 numaraları da olabiliyor (Tottenham-Harry Kane), ikinci forvetleri de olabiliyor (Joao Felix-Atletico Madrid). Bu halleriyle pozisyon oyunu ya da topa sahip olma oynayan takımlara benziyorlar. Sonuçta kullanım amacı aynı: Hızlı hücum geçişlerinde mümkün olduğunca topun sahip olmak. Savunmadan uzun atılan topun hücum oyuncusu tarafından kafayla indirilmesi ve ikinci topları kazanmak, topa sahip bir şekilde kontraya çıkmaktan daha yorucu ve karamsar.
Modernaccio takımlarında en uçta oynayan oyuncular derine gelerek kontraataklarda istasyonda duruyorlar. Bunu topa sahip olma ya da pozisyon oyunu oynayan takımlarda sıklıkça görüyoruz.
Modernaccio takımları disiplinli ve sakin savunmalarıyla defans futbolunun gelenekselliğini koruyor ancak iyi çalışılmış ve kısa sürede sonuçlandırılmaya yönelik hücum metotlarıyla da modern futbolun tüm taleplerini karşılıyorlar. Çok pas yapmıyorlar, topa rakiplerinden daha fazla sahip olmak gibi bir hedefleri yok ve açık alanda rakibi kovalamaktan hoşlanmıyorlar.
Yıllar sonra Avrupa futbolunda zirveye çıkan Atletico Madrid ve Tottenham Hotspur’un modernaccio’su için insanlar ‘keyif almıyoruz’ diyorlar. Bunu bir de o takımın oyuncularına ve taraftarlarına sormak lazım…