Beşiktaş

Beşiktaş’ta cevap bekleyen sorular

Adana Demirspor maçıyla başlayan süreç, ardı ardına yaşanan sakatlıklar, ligdeki puan kayıpları ve Şampiyonlar Ligi’nde oluşan bilanço…

Sezona büyük hayallerle başlayan ve iyi de bir giriş yapan Beşiktaş, Kasım ayının başı itibarıyla hedeflerinden uzak bir görüntü veriyor.

Haliyle bu durum, siyah-beyazlı taraftarlar ve futbol kamuoyu tarafından sorgulama içine çekiliyor.

Bu satırlarda, Beşiktaş için ortaya çıkan soru işaretlerini ve bu sorulara bulduğum cevapları sizlerle paylaşacağım.

Beşiktaş’ın tek problemi sakatlıklar mı?

Beşiktaş’ta sakatlıkların ulaştığı boyut ve zorlayıcılık elbette ki çok yüksek ancak tek problemin bu olduğunu düşünmek gerçekçilikten uzak kalır. Siyah-beyazlı ekip, özellikle defansif anlamda pek çok maçta kurgusal eksiklikler de gösterdi.

Beşiktaş’taki sakatlıkların sebebi şans mı?

Futbolcuların fiziki yapılarını, kuvvetlerini ve devamlılıklarını ilgilendiren pek çok faktör var. Şans ile ilintilendirilebilecek türleri genellikle çapraz bağ gibi sakatlıklarda ortaya çıkıyor. Hatta günümüzde uzmanlar, transfer edilecek futbolcuların risk durumunu ortaya çıkararak bu tür sorunların gerçekleşme ihtimalini de gözler önüne seriyor.

Beşiktaş bu yıl çok fazla adale sakatlığı yaşadı. Dünyanın pek çok yerinde spor bilimciler, adale sakatlıkları ile antrenmanlar arasında güçlü bir ilişki kuruyor. Sürekli ve farklı oyuncularda tekrarlayan adale sakatlıklarının sebebi şans olmamalı.

Şampiyonlar Ligi’nde başarı mümkün değil mi?

Beşiktaş, yaz döneminde kadrosunda yüksek profilli birçok oyuncu ekledi. Bu oyuncuların maliyeti, Şampiyonlar Ligi arenasında elde edilecek başarılı sonuçlarla olumlanacak türdendi. Sayıca kalabalık orta saha hattına Barcelona’nın geçtiğimiz yıl 60 milyon euro bonservis bedeli ödediği bir oyuncuyu eklemek, Şampiyonlar Ligi’nin gerçekçi bir hedef olarak kabul edildiğini düşündürüyor.

Bu arenada başarının tek tanımı gruptan çıkmak olmamalı. Nihayetinde daha tercih edilebilir bir grupta olsa da Beşiktaş, Avrupa’nın önemli ekolleri ve futbol kültürleriyle yarışıyor. İşte tam da burada ‘yarışmacı olmak’, elindeki oyuncuların değerini artıracak bir ürün sunmak kıymetli hale geliyor. Siyah-beyazlı ekip, dört maç sonunda tüm bu konularda sınıfta kaldı.

Pek çok yan faktörün yanında, Sheriff ve Young Boys gibi takımların galibiyet aldığı, siyah-beyazlı ekibin son ziyaretinde 14 puan topladığı Şampiyonlar Ligi’nde dört maç sonunda puan elde edememek, burada başarının mümkün olmayışı ile açıklanmamalı.

Beşiktaş’ın oyununda kurgusal problemler mevcut mu?

Aslında buna ‘evet’ dediğimi satır aralarında belirttim ama ek bir başlık açmak gerektiğini düşünüyorum.

Siyah-beyazlı ekip, bu sezon futbolun en büyük sahnesine çıkarken geçtiğimiz yıldan çok daha iyi bir set savunmasına ihtiyaç duyacaktı. Bunu oluşturmak için de uygun oyuncuları bulmanın yanında kaliteli bir hazırlık süreci gerekiyor. Gelinen noktada Beşiktaş, ideale yakın kadrolarıyla dahi topun arkasına geçerek skor korumakta, rakiplerini durdurmakta zorlanıyor.

Bu kurgusal problemler topun Beşiktaş’ta olduğu durumlarda da ortaya çıkıyor. Ligde son oynanan Atakaş Hatayspor maçında Josef ve Pjanic’in yokluğunda orta alanı Necip ve Atiba Hutchinson paylaşmıştı. Kariyeri boyunca savunma önünde baskıya karşı sırtı dönük top alabilme problemi yaşayan Necip Uysal ya top kaybetti ya da kendisini farklı bir alanda konumlandırdı. Eski görüntüsünden uzak Atiba’ya da topsuz baskı geldi ve Beşiktaş savunmadan çıkmakta zorlandı. Zaten Vida’dan top almak için Alex Teixeira’nın geriye döndüğü bir sekans, maçın sonucunu belirledi.

Geçtiğimiz sezon oyunu hücum yönüne göre sağ kanattan kuran Beşiktaş, bu hat içinde Ghezzal ve Rosier dışında Welinton, Atiba ve zaman zaman Aboubakar’ı kullanıyordu. Atakaş Hatayspor maçında sağda tercih edilen Vida ise topla çıkma ve topu pasla çıkarma konularında kariyeri boyunca zayıf kalmış bir oyuncu. Ek olarak, Welinton ve Necip gibi rakipleriyle temasa giren, ilk topa hamle yapan stoperler yerine Vida-Montero gibi süpürücü karakterli iki stoper, Mame Diouf’a karşı uzun süre top kazanmakta zorlandı.

Yalnızca bir maç üzerinden pek çok kurgusal problem çıkarabiliyoruz.

Beşiktaş’ın maç planları gözden geçirilmeli mi?

Siyah-beyazlı ekibin bu yıl ezberlenmiş bir oyun karakteri var. Maç başında ön alanda pres yapan, pozisyonlar bulan ve bunu 15-20 dakika bandında tutan bir takım… Peki, ya sonrası?

Beşiktaş, ön alan presini maçın uzun bölümlerine yayamıyor. Bunun yanında, bu presin aşıldığı senaryoda savunma hattında ağır kalan, açık alanda yakalanması tercih edilmeyen oyuncular bulunuyor. Doğal olarak takımın skoru alamadığı her dakika aleyhine işliyor.

Sporting deplasmanında tercih edilen Josef de Souza-Mehmet Topal-Atiba Hutchinson orta sahası çok tartışıldı. Bu tartışmaların nedenlerine büyük ölçüde katılmakla beraber, her oyuncu tercihinin bir planla desteklenebileceğine ve anlamlı hale gelebileceğine inanıyorum. Ancak Beşiktaş’ın bu maçta oyuncu ve oyun tercihinde uyum yakalayabildiğini düşünmüyorum.

Josef-Mehmet-Atiba orta sahasının mantığı, uzun süredir rakiplerini karşılamakta zorlanan takımın defansif farkındalığı artırmak olsa gerek. Bu senaryoda Beşiktaş’tan daha fazla geride durmasını bekleriz fakat maç başında yine takım halinde ön alan presleri gördük. Sporting, bu presi aşabildiği durumlarda hantal kalan orta saha hattını kolaylıkla geçti ve birbirini tekrar eden setlerle pozisyonlar buldu.

Birbirini tekrar eden setler, ilk maçta da köşe vuruşlarıyla temsilcimizin canını yakmıştı.

Kötü sonuçlarda oyuncu profilinin etkisi var mı?

Muhakkak ki var. Batshuayi transferi sonrası savunduğum bir fikri tekrarlamak istiyorum.

Aboubakar, geçtiğimiz sezon Beşiktaş’ta sadece skor yükünü çeken bir oyuncu değildi. Hücum hattında istasyon görevi görebiliyor, top dağıtabiliyor, özetle ‘oyun kuruculuk’ yapabiliyordu. Bu da Ghezzal’in üzerindeki baskıyı hafifletiyordu. Bu sezon adı geçen neredeyse hiçbir forvet bu profilde olmadığı gibi, takıma dahil edilen Batshuayi de bu profilde değildi. Hemen arkasında konumlanan Alex Teixeira çok özel bir oyuncu olmakla birlikte servis yönünden ziyade alan arayan, ikinci forvet tiplemesine uyan bir oyuncu.

Peki, Batshuayi gibi bir forvetle arzu edilen oyunu oynamak mümkün değil mi?

Oyuncuların özgürlüklerini açacak, zaaflarını tolere edecek şablonlarda mümkün. Geçen yıl Aboubakar’ın olmadığı son 10 haftalık dilimde Sergen Yalçın, sol kanatta N’Koudou’yu tercih etmiş ve ön alanda top tutacak/kullanacak ikinci oyuncu ihtiyacını bu şekilde karşılamıştı. Ayrıca bu sezon orta alana büyük üretkenlik katan Pjanic de üçüncü bir seçenek olarak ortaya çıktı.

Zaten Beşiktaş’ın bu sezon belki de taraftarlarını en çok tatmin ettiği Öznur Kablo Yeni Malatyaspor maçında Pjanic ve N’Koudou’nun etkili performansı, onların varlığıyla rahatlayan Batshuayi’nin iki golü ve kendisine yöneltilen övgüler vardı.

Etiketler
İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı