Biyografi

Fatih Terim Kimdir?

Fatih Terim 4 Eylül 1953 yılı Adana doğumlu Türkiye’de “İmparator”, İtalya’da “Grande” lâkaplı Türk teknik direktör ve defans mevkiinde oynamış eski milli futbolcudur.

Babası Kıbrıs Türkü olan Terim 4 Eylül 1953 yılında Gökseliye’de dünyaya geldi. Futbola Ceyhanspor’da başladı. Türkiye 2. Ligi’nde şampiyon olarak 1.Lige geçen Adana Demirspor’da sergilediği oyun ile herkesin ilgisini üzerine çekti ve bir sonraki sezon Galatasaray’a transfer oldu. 1985’te futbola veda edene kadar Galatasaray’da futbol oynayan Terim Galatasaray’da takım kaptanlığını da üstlendi. Galatasaray’daki oyunculuk kariyeri boyunca yürüttüğü kaptanlığı sayesinde tüm zamanların en sevilen Galatasaray oyuncularından biri haline geldi. Galatasaray formasıyla 327 maç oynadı. Galatasaray’da oynadığı dönemlerde ligde şampiyonluk sevinci yaşayamadı.

7 Kez U-19, 10 kez Ümit Milli ve 51 kez de A Milli olmak üzere toplam 68 kez Türkiye Millî Futbol Takımı forması giyen Fatih Terim, bu maçlarda 2 gole imzasını atmıştır. Terim aralıksız 51 kez A Millî Takım forması giyerek bir kez daha adını Türk futbol tarihine yazdırmış oldu.

Eylül 1987’de MKE Ankaragücü’nden ayrılan eski Galatasaray teknik direktörü Brian Birch’in yerine Fatih Terim getirildi ve Terim böylece teknik direktörlük kariyerine başlamış oldu. 27 Eylül 1987’de Zonguldakspor karşısında kariyerinin ilk antrenörlük maçına çıkan Terim, sahadan 1-0’lık galibiyetle ayrıldı.

İlk sezonunda Ankaragücü ile kümede kalma mücadelesi veren Terim, takımını kümede tuttu ve ilk sezonunda ligi 13. sırada bitirdi. Öte yandan Türkiye Kupası’nda Ankaragücü’nü dördüncü turda Galatasaray’ı iki maçta da yenerek önce çeyrek sonra da yarı finale çıkardı ve o sene kupayı kazanan Samsunspor’a deplasman golü kuralı ile elendiler. Bu başarılı performans sonrası Terim, 1988-89 sezonunda da Ankaragücü’nde kaldı. Başarılı bir sezo geçiren Terim, ligi altıncı sırada bitirdi. Sene sonunda ise takımdan ayrıldı.

1989-90 sezonunda 2. Lig takımı Göztepe’yi kısa bir süre çalıştırdı. Göztepe’ye İnegölspor karşısında alınan 4-1’lik galibiyet ile merhaba dedi. İlk 9 maçında 8 galibiyet 1 beraberlik alan Terim, büyük bir başarıya imza attı. Şubat ayında Türkiye Milli Futbol Takımı’nın yeni antrenör kadrosuna dahil edilmesine rağmen Göztepe’deki görevine devam edeceğini açıkladı. Buna rağmen 4 Nisan 1990’da Milli Takım’daki görevine odaklanmak için Göztepe’den istifasını açıkladı. Göztepe, şampiyonluk yarışından kopmasa da grubunu ikinci bitirerek 1. Lig’e yükselemedi.

Terim, Göztepe’de teknik adamlığını sürdürürken bir yandan da Şubat 1990’da Türkiye Milli Futbol Takımı’nda Sepp Piontek’in yardımcılığını yapmaya başladı. Bir yandan da Türkiye 21 Yaş Altı Millî Futbol Takımı’nı çalıştırmaya başladı. 25 Nisan 1990’da Romanya ile 2-2 berabere kaldıkları maçla ilk kez Ümit Milli takımın başında sahaya çıktı. Bu maçta daha sonra yıllarca takımlarında oynatacağı Hakan Şükür’e ilk kez U-21 forması giydirdi. 1994 U-21 Şampiyonası ön elemelerinde başarılı bir performans gösteren Ümit Milliler, İngiltere ve Hollanda’yı geride bırakmalarına rağmen Polonya’nın bir puan gerisinde kalıp turnuvaya katılamadılar.

Fatih Terim, A Milli Takım’ın başına geçtiği için son iki maçta takımın başında yer alamadı.
1991’de Terim, Akdeniz Oyunları’nda Türkiye Olimpik Milli Futbol Takımı’nın başında yer aldı. Grubu averajla lider bitiren takım, yarı finalde de Fas’ı yenerek finale çıktı ancak fialde Yunanistan’a yenilerek gümüş madalyayı kazandılar. Haziran 1993’te düzenlenen Akdeniz Oyunları’na katılan Olimpik Milli Takım’ın başında da Fatih Terim bulunmaktaydı.

Daha sonra Galatasaray’da beraber çalışacağı ve kupalar kazanacağı Hakan Şükür, Arif Erdem, Tugay Kerimoğlu, Ergün Penbe’nin yanı sıra Sergen Yalçın, Emre Aşık, Alpay Özalan gibi o dönem daha yıldız olmamış genç isimleri kadroya dahil etti. Türkiye, Zinedine Zidane’lı Fransa’nın olduğu grubu birinci bitirdi ve yarı finalde bir kez daha eşleştiği Fransa’yı 1-0 yenerek finale çıktı. Finalde de Cezayir’i yenerek, altın madalyayı kazandı. Bu başarı Fatih Terim’in kariyerindeki ilk kupa başarısı oldu.

Temmuz 1993’de Sepp Piontek’ten boşalan Türkiye Milli Futbol Takımı’nın başına Fatih Terim geçti. 1994 FIFA Dünya Kupası elemelerinde son iki haftaya 3 puanla giren takımla çıktığı ilk maçta Polonya’yı 2-1 mağlup ederek puanı önce 5’e yükseltti, sonra da Norveç’i yenerek başarısız geçen bir eleme dönemini güzel noktaladı. Bu maçlarda genel olarak Akdeniz Oyunları’nda altın madalya alan genç kadroyu kullandı. Terim asıl başarısını 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde gösterdi. 8 eleme maçında 15 puan alan takım, İsviçre’nin iki puan gerisinde kalmasına rağmen 2. olarak 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılma hakkı kazandı.

Türkiye, tarihinde ilk kez bu şampiyonaya katılırken, 1954’ten beri ilk kez milli takım uluslararası bir turnuvada temsil hakkı kazandı. Türkiye, D Grubu’nda Hırvatistan, Portekiz ve Danimarka’nın rakibi oldu. Türkiye ilk maçında başa baş mücadele ettiği Hırvatistan karşısında beraberliği son dakikalarda yediği golle koruyamadı ve sahadan 1-0 mağlup ayrıldı. Diğer maçlarda da Portekiz ve Hırvatistan karşısında etkisiz kalıp sırasıyla 0-1 ve 0-3’lük mağlubiyetler alarak turnuvaya gol atamadan ve puansız veda edince Fatih Terim aynı yıl Türkiye Millî Futbol Takımı’ndan ayrıldı.

Mayıs 1996’da Fatih Terim, Galatasaray’la yıllar sonra teknik direktör olarak anlaştı ve Avrupa Futbol Şampiyonası’nın bitmesi ile Galatasaray’ın başına resmi olarak geçti. Kadroya Rumen futbolcu Gheorghe Hagi’yi katan Galatasaray, sezona Almanya’da hazırlandı. Terim’in ilk resmi maçı 10 Ağustos 1996’da oynanan Vanspor maçı oldu. Maçı Galatasaray, Hagi’nin golleri ile 2-1 kazandı. Terim, ilk sezonunda Türkiye milli takımında beraber çalıştığı Rasim Kara’nın çalıştırdığı Beşiktaş ile şampiyonluk mücadelesi verdi. Çekişmeli geçen şampiyonluk mücadelesinde iki takım 30. hafta karşı karşıya geldi ve Hagi’nin 86. dakikadaki golüyle maç 1-1 berabere bitti.

Böylece 5 puanlık park kapanmadı ve Galatasaray geri kalan maçlarının hepsini kazanınca Terim kariyerinin ilk Türkiye ligi şampiyonluğunu kazandı. Sezon boyunca iki mağlubiyet alan Galatasaray’ın bu maçları Fenerbahçe derbileriydi. Ayrıca aynı sezon Mart ayında bir önceki seneden kalan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçını Fenerbahçe’yi 3-0 yenerek kazandı. Bu kupa Terim’in Galatasaray’daki ilk kupası olmuştu. İki ay sonra aynı kupayı, bu sefer Kocaelispor’u 2-1 yenerek kaldırdı.

1997-98 sezonunda şampiyon kadroyu bozmayan Terim defansa deneyimli oyuncu Gheorghe Popescu ve genç yetenek Fatih Akyel’i monte etti. Ayrıca altyapıdan çıkan 17 yaşındaki Emre Belözoğlu’yu da futbol dünyasına kazandırdı. Terim, lige iyi bir başlangıç yapamasa da Galatasaray’ı UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarına taşıdı. Galatasaray ilk yarıyı 6 puan geride 3. olarak bitirse de 19. haftadan sonra yenilgi yüzü görmedi. 31. hafta Fenerbahçe’nin 2 puan önünde liderlik koltuğuna oturan takım, iki hafta sonra bir kez daha şampiyonluğunu ilan etti.

Kadroda istikrar sağlayan ve başarıyı yakalayan Galatasaray’daki kaleci problemi de 1998-99 sezonu başında Claudio Taffarel’in takıma katılmasıyla çözüldü. Terim, ayrıca takıma ayrıca Hasan Şaş’ı kazandırdı. Bir önceki sezon gibi Terim, yine takımını UEFA Şampiyonlar Ligi gruplarına taşıdı. Ligde ve kupada ise Beşiktaş ile mücadele ettiler. Galatasaray, 22. haftada liderlik koltuğuna oturdu ve sezon sonuna kadar bu ünvanı korudu. Ayrıca rakibini Türkiye Kupası’nda da yenerek bu kupayı müzesine götürdü.

1999-2000 sezonu Terim’in Türkiye futbol tarihine geçtiği sezon oldu. Sezon her ne kadar Gaziantepspor yenilgisi ile başlamış olsa da Galatasaray bu maçtan sonra Mart ayına kadar ligde yenilmedi. Takım, devre arasına girildiğinde farkı 11 puana çıkarmıştı. Terim, Galatasaray’ı üst üste üçüncü kez Şampiyonlar Ligi gruplarına sokmayı başardı. Kötü bir başlangıca rağmen son iki maçını kazanan Galatasaray yoluna UEFA Kupası’nda devam etti. Bir yandan da Türkiye Kupası’nda adım adım hedefe ilerledi. Devre arasında Tugay Kerimoğlu’nu Glasgow Rangers’a satan takımda Terim boşluğu yıldız oyuncu Sergen Yalçın ile doldurdu. Çok başarılı geçen sezonda ligi önde götüren takım, UEFA Kupası’nda sırasıyla Bologna, Borussia Dortmund, Mallorca ve Leeds United’ı geçerek Avrupa kupalarında finale kalan ilk Türk takımı oldu.

Galatasaray, önce 3 Mayıs’ta Antalyaspor’u uzatmalarda attığı gollerle 5-3 mağlup ederek Türkiye Kupası’nı bir kez daha kazandı. Ardından 7 Mayıs’ta Kocaelispor’u 5-0 yenerek şampiyonluğu büyük ölçüde garantileyip, 12 Mayıs’ya Altay’a 1-0 yenilmesine rağmen 2 gün sonra Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye 3-1 yenilmesi ile şampiyonluğunu ilan etti. Böylece Galatasaray, Türkiye tarihinde üst üste dört kez şampiyon olan ilk takımı olarak tarihe geçti. Terim de toplamda kazandığı dört şampiyonluk ile Türkiye’de en çok şampiyon olan teknik direktör ünvanını Ahmet Suat Özyazıcı ile paylaştı.

17 Mayıs’ta ise Kopenhag’daki finalde, uzatmaları 10 kişi oynamasına rağmen, Arsenal’i penaltılarla yenen takım UEFA Kupası’nı kazanan ilk ve tek Türk takımı oldu. Bu başarının mimarı Terim de bu kupayı kazanan tek Türk teknik direktörü oldu. Bu başarının ardından Terim “İmparator” lakabını aldı. Terim, bu başarıdan sonra bir çok yabancı kulübün dikkatini çekti. 21 Mayıs 2000’de İstanbulspor ile oynanan ve 1-1 biten maç, Terim’in Galatasaray’daki ilk döneminin son maçı oldu. Gelen teklifleri değerlendiren Terim, üç kupa kazandığı ayın son gününde Galatasaray ile yollarını ayırdığını açıkladı.

2000 yılının Haziran ayında Terim, İtalya’nın AC Fiorentina takımı ile anlaştığını basına açıkladı ve 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası takımının başına geçti. Terim, sezon başında takımda ayrılan Fiorentina efsanesi Gabriel Batistuta’nın yerine Avrupa Futbol Şampiyonası’nın başarılı isimlerinden Nuno Gomes’i kadrosuna kattı. Fiorentina, yeni sezona Avusturya’da hazırlandı. Terim’in Fiorentina’daki ilk maçı Yunan şampiyonu Olympiakos ile oynandı ve rakiplerini 1-0 yendiler.

Terim, Fiorentina ile ilk resmi maçına bir önceki sene kazandığı UEFA Kupası’nın ilk turunda çıktı. Ancak, rakipleri Tirol Innsbruck’a deplasmanda 3-1 yenilerek kötü bir başlangıç yaptılar. 3 gün sonra Coppa Italia maçında Salernitana Calcio 1919 yendiler. Bu maç Terim’in de Fiorentina’daki ilk resmi galibiyeti oldu. 28 Eylül 2000’de Tirol ile rövanş maçı berabere bitince Terim ligde sezonu açmadan Avrupa’dan elenerek hayal kırıklığı yaşattı. Sinirlerine hakim olamayan Terim, hakem Orhan Erdemir tarafından tribüne gönderildi. İlk lig maçında Fiorentina Parma’yla son dakikada yedikleri golle berabere kalınca, Terim ve yönetimin arasında bir kriz patlak verdi. İkinci hafta Reggina galibiyetiyle sular durulsa da daha sonra alınan puan kayıpları ile Terim ve kulüp başkanı Cecchi Gori arasındaki tartışmalar sık sık gazetelerde yer aldı.

Terim’in Fiorentina’sı ligde iyi bir performans gösteremedi. 13 Ocak 2001’de AC Milan’ı 4-0 yendikten sonra Fiorentina, uzun bir süre galibiyet yüzü göremedi. Öte yandan takım Coppa Italia’da ise başarılı bir performans sergiledi. Yarı finalde Milan’ı 2-2 ve 2-0’lık skorlarla geçerek takımını finale taşıdı. Bu dönemde Terim’in özellikle Milan ve Internazionale gibi takımlara karşı aldığı başarılar dikkat çekti ve Terim’in adı başarısız bir sezon geçirmekte olan ve teknik direktör değişiklikleri yaşayan AC Milan ile anılmaya başlandı.

25 Şubat 2001’de Brescia karşısında alınan beraberlik sonrası soyunma odasında başkan Gori ile tartışan Terim, bir gün sonra yaptığı basın toplantısında görevinden istifa ettiğini açıkladı. Terim’in yerine daha önce teknik direktörlük yapmayan ve Lazio’nun yardımcı antrenörü olan Roberto Mancini getirildi. Mancini de Fiorentina’daki karışıklığa çözüm bulamadı ve ilk galibiyetini beşinci maçında kazanabildi. Öte yandan Fiorentina, finalde Parma’yı 1-0 ve 1-1 ile geçerek kupayı kazandı.

Adları beraber anılan Milan ve Terim, Terim’in istifası sonrasında anlaşma sağlayınca, 18 Haziran 2001’de Fatih Terim, AC Milan ile 2 senelik bir sözleşme imzaladı. İlk olarak Filippo Inzaghi ve Fiorentina’dan öğrencisi Rui Costa’yı takıma kattı. 16 Temmuz’da Milan, yeni hocası ve yeni transflerini şehir merkezinde düzenlenen ve 3,000 kişinin katıldığı bir tören ile taraftarlarına tanıttı.

22 Temmuz’da Terim’li Milan ile ilk hazırlık maçını Varese ile yaptı ve maçı 2-1 kazandı. Daha sonra 2001 Amsterdam Turnuvası’nda Milan ilk kez İtalya dışından takımlarla mücadele etti. 4 Ağustos 2001’de Mehmet Özdilek’in jübilesi için Terim takımını Türkiye’ye getirdi. Maçı Beşiktaş, 2-1 kazandı. 9 Ağustos 2001’de ilk kez düzenlenen ve uzun süre Milan, Internazionale ve Juventus’un mücadele ettiği TIM Kupası’nın ilk sahibi Milan oldu ve Terim, Milan ile ilk gayrıresmi kupasını kazandı.

Yoğun bir hazırlık döneminden sonra Milan, ilk resmi maçını ligde Brescia karşısında çıktı ve maç 2-2’lik beraberlikle sonuçlandı. Ligin ilk hafta mücadelesi olmasına rağmen, bu skor Milan’da Carlo Ancelotti dedikodularını başlattı. 5 Eylül’de Terim, kadrosunu daha da sağlamlaştırmak için eski oyuncusu Ümit Davala’yı transfer etti. 9 Eylül’de Milan ikinci maçında Terim’in eski takımı Fiorentina’yı 5-2 yenerek kara bulutları dağıttı ve ligde üst üste galibiyetler almaya başladı. Öte yandan UEFA Kupası’nda BATE Borisov’u iki maçta da geçerek tur atladı.

Terim, lide ilk mağlubiyetini beşinci hafta Perugia karşısında aldı ve bu mağlubiyeti üst üste iki beraberlik takip etti. Öte yandan UEFA Kupası ikinci turunda CSKA Sofya’yı elediler ve ligde Milano derbisinde Inter’i 4-2 mağlup ettiler. Ancak bu maçında ardından gelen Bologna beraberliği ve 4 Kasım 2001’deki 1-0’lık Torino FC mağlubiyeti ardından Terim görevinden uzaklaştırıldı ve adı daha önce de Milan ile alınan Ancelotti takımın başına geçti. Milan, o sezon ligi dördüncü bitirip Şampiyonlar Ligi vizesini alırken, İtalya Kupası ve UEFA Kupası’nda da yarı final gördü.

Terim’in İtalya serüveni sırasında Galatasaray’ın başına geçen Mircea Lucescu başarılı Avrupa performansına ve 2000-01 sezonunda şampiyonluğu kovalamasına rağmen yönetimle arasındaki problemler yaşarken, Terim’in adı Galatasaray ile anılmaya başlandı. Sezon sonunda Lucescu, Galatasaray’a şampiyonluğu kazandırmasına rağmen sezon sonunda istifasını verdi ve Galatasaray’da ikinci Fatih Terim dönemi başladı. Terim, UEFA Kupası kazanan kadrodan Ümit Davala ve Hakan Ünsal’ı takıma geri getirirken, 10 numaraya Felipe’yi transfer etti.

11 Ağustos 2002’de ligin ilk haftasında Samsunspor karşısında alınan 4-1’lik galibiyetle de Terim’in ikinci Galatasaray mücadelesi başarılı başladı. İlk 10 hafta namağlup devam eden takım 6 Kasım 2002’de ezeli rakibi Fenerbahçe’ye 6-0 yenilerek tarihi bir mağlubiyet aldı. Aynı dönemde başarısız bir Şampiyonlar Ligi performansı sonucu grup aşamasında da elendi. Daha sonra Terim’li Galatasaray performansını yükseltip, ligde galibiyet serileri yakalasa da 25 Mayıs 2003’te şampiyonluk yarışı yaptığı Beşiktaş’a Sergen Yalçın’ın son dakikada attığı golle yenildi ve şampiyonluğu Lucescu’nun çalıştırdığı Beşiktaş’a verdi.

2003-04 sezonunda Terim, Hakan Şükür ile kadrosunu güçlendirirken yabancı tercihlerini Rumen oyunculardan kullandı. Galatasaray, ön elemeleri geçerken tekrardan Şampiyonlar Ligi gruplarına kalma başarısı gösterdi. Ancak sene sonuna doğru takımda işler iyi gitmemeye başladı. Önce takım, Türkiye Kupası’nda Çaykur Rizespor’a 5-0 yenilerek elendi. Daha sonra Villarreal CF, Galatasaray’ı 3-0 yenerek UEFA Kupası 3. Tur’unda eledi. Ligde de üst üste puan kayıpları ile yarıştan kopan Galatasaray’da Fatih Terim, takımdan ayrılma kararı aldı. 20 Mart 2004’te Çaykur Rizespor maçı ile Galatasaray’dan ayrılacağını açıklayan Terim, bu döneminin son maçını da kaybetti ve Galatasaray’dan ayrıldı.

Haziran 2005 yılında tekrar Türkiye Millî Futbol Takımı’nın başına geçti. Ersun Yanal yönetiminde 2006 FIFA Dünya Kupası elemelerine kötü başlayan Türkiye milli takımında Terim ilk değişikliği Yanal’dan veto yiyen Hakan Şükür’ü tekrardan kadroya alarak yaptı. Terim’li Türkiye ilk grup eleme maçında Danimarka ile son dakikada yediği golle berabere kalsa da 4 gün sonra namağlup grup lideri Ukrayna’yı 1-0 yenerek tekrardan potaya girdi.

Son maçta Arnavutluk’u da aynı skorla yenen takım grubu ikinci bitirip play-off turuna yükseldi. Bu turda İsviçre’yle eşleşen Türkiye, deplasmanda oynadığı ilk maçı 2-0 kaybetti, 16 Kasım 2005’te oldukça çekişmeli geçen maçı 4-2 kazanmasına karşın, kendi sahasında yediği goller nedeniyle evde kalan taraf oldu. Maç sonrası çıkan iki takım arasında çıkan kavga maç skorunun önüne geçti. FIFA tarafından verilen cezalarda ise Terim’in adı yer almadı.

7 Şubat 2007’de Gürcistan maçıyla 55. kez takımın başında sahaya çıkarak, Coşkun Özarı’nın rekorunu kırdı. 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri süresince aldığı mağlubiyetler ve beraberliklerden sorumlu tutuldu. Fakat daha sonrasında elde ettiği Norveç ve Bosna-Hersek galibiyetleriyle Türkiye Millî Takımı’nı Avusturya ve İsviçre’de yapılacak olan 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine götürdü. Galatasaray ve Fenerbahçe ağırlık bir kadro ile Avrupa Şampiyonası’na giden Türkiye, ilk maçında Portekiz’e mağlup olsa da İsviçre ve Çek Cumhuriyeti karşısında yaptığı geri dönüşlerle çeyrek finale çıkmayı başardı.

Çeyrek finalde Hırvatistan’ı penaltılarla geçen Türkiye, tarihinde ilk kez bu turnuvada yarı finale yükseldi. Yarı finalde sakatlıklar nedeniyle tam kadro sahaya çıkamamasına rağmen Türkiye, Almanya’yı zorladı ve son dakikalarda yediği golle 3-2 yenilerek elendi ve o sonuçla da Türkiye 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda 3. oldu. Fatih Terim, bu turnuvanın en iyi teknik direktörü seçildi.2010 FIFA Dünya Kupası elemelerinde de Terim, takımı yönetmeye devam etti. Ancak İspanya ve Bosna-Hersek’in ardından üçüncü olan Türkiye Millî Futbol Takımı’nı 2010 FIFA Dünya Kupası’na taşıyamadığı için 19 Ekim 2009 tarihinde basın toplantısı düzenleyerek görevinden ayrıldığını açıkladı.

UEFA Kupası’nı kazandırdığı 17 Mayıs 2000 tarihinden tam 11 yıl sonra, 17 Mayıs 2011’de 3. kez Galatasaray teknik direktörlüğüne getirildi. 1 Temmuz 2011 tarihinde Türk Telekom Stadyumu’nda gerçekleştirilen törende, Galatasaray ile üç senelik resmi sözleşmeye imza attı.

Bir önceki sezondaki büyük başarısızlık sonucu yeniden yapılanmaya giden ve Ünal Aysal’ın başkanlığa gelmesiyle iyi transferlerle gücünü arttıran Galatasaray, sezona Fernando Muslera, Emmanuel Eboué, Felipe Melo, Johan Elmander, Tomáš Ujfaluši ve Albert Riera gibi flaş transferler yaparak başladı. Terim, sezona Başakşehir mağlubiyetiyle başlasa da bu kadroyu başarıyla yönetmeyi başardı ve normal sezonu 9 puan önde tamamladı.

Sadece bu sezon uygulanan Şampiyonluk Grubu’nda puan kayıpları yaşadı ve şampiyonluk 12 Mayıs 2012 tarihinde Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’nda oynanan Fenerbahçe – Galatasaray maçına kaldı. Maç 0-0 sona erince Galatasaray, 18. lig şampiyonluğunu rakibinin sahasında ilan etme başarısını gösterdi. Galatasaray’la sezonu zirvede tamamlayan Terim, kariyerinin 5. lig şampiyonluğunu elde ederken, lig tarihinin en fazla şampiyonluk kazanan teknik direktörü unvanını elde etti.

Daha önce 2002 yılında düzenlenen UEFA Elit Teknik Direktörler Forumu’na davet edilen ilk Türk teknik direktör unvanını kazanan Fatih Terim, aynı organizasyona 2012 ve 2013 yıllarında tekrar davet edildi.
2012-13 sezonuna Burak Yılmaz, Umut Bulut ve Hamit Altıntop gibi yerli transferlerle hazırlanan takım sezona Süper Kupa’yla başladı ve ligde de liderliği daha üçüncü haftadan elde etti.

UEFA Şampiyonlar Ligi’ne kötü bir başlangıç yapsa da son üç maçını kazanan Galatasaray, gruplardan çıkma başarısını gösterdi. Devre arasında kadrosunu dünyaca ünlü yıldızlar Didier Drogba ve Wesley Sneijder’ı ekleyen takım bunun meyvesini Schalke 04’ü eleyerek Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale çıkarak topladı. Çeyrek finalde Real Madrid’e ilk maçta 3-0 yenilse de ikinci maçtaki performansıyla umutlarını son dakikalara kadar taşıdı ancak maçı 3-2 kazanmasına rağmen kupadan elendi. Ligde ise liderliği hiç bırakmayan takım şampiyonluğu bir kez daha kolay bir şekilde etti. Terim, Galatasaray ile 6. lig şampiyonluğunu kazandı ve Süper Lig’de en çok şampiyon olan teknik direktör unvanını geliştirdi.

2013-14 sezonuna kadroda büyük değişikliklere gitmeyen başlayan takım sezon öncesinde Emirates Kupası’nı kazanarak yurtdışındaki prestijini arttırdı ve sezona da yine Fenerbahçe’yi mağlup ederek bir kez daha Süper Kupa’yı kazanarak başladı. Ağustos ayında TFF’den gelen teklife olumlu yanıt vererek bu süreçte hem Galatasaray hem de Türkiye Millî Futbol Takımı’nı çalıştıracak biçimde sözleşme imzaladı. Bu durum Ünal Aysal ve Fatih Terim arasındaki ipleri gerdi.

Terim, sezona Galatasaray’da lig galibiyeti ile başlasa da sonraki üç maç arka arkaya beraberlikler aldı. Ayrıca UEFA Şampiyonlar Ligi grupları ilk maçında Real Madrid’e evinde 1-6 mağlup oldu. 22 Eylül 2013’de saha içi çıkan olaylar sonucu Beşiktaş’ı 3-0 mağlup etse de yönetimle arasındaki sorunlar sona ermedi. Eylül ayı içinde Galatasaray yönetim kurulu Fatih Terim ile 2 yıllık sözleşme uzatma kararı aldı. Fatih Terim ise bu teklifi kabul etmedi ve 24 Eylül 2013 günü Galatasaray SK Başkanı Ünal Aysal bu durumu gözden geçireceklerini ifade etti. 24 Eylül 2013 akşamı ise Galatasaray Yönetim Kurulu’nun yaptığı toplantı sonucunda oy birliği ile görevine son verildi. Terim’in yerine, Fiorentina’da da onun yerine dolduran Roberto Mancini getirildi.

Birçok kez Millî Takım’ı çalıştırmış ve Millî Takım ile birçok başarı almış Fatih Terim, Ağustos ayında Abdullah Avcı’nın görevinden ayrılmasından sonra TFF’den teklif aldı ve 2013-14 sezonunda Millî Takım’ın oynayacağı 4 FIFA Dünya Kupası eleme maçı için takımın başına getirildi. Fatih Terim, Millî Takım’la ilk maçına ise Andorra karşısında çıktı. Bu maçta 5-0 galip gelen Türkiye, bir sonraki maçta da Romanya ile karşılaştı. Romanya maçında da Burak Yılmaz ve Mevlüt Erdinç’in attığı gollerle 2-0 galip gelen Türkiye, ardından Estonya ile Tallin’de Umut Bulut ve Burak Yılmaz’ın golleriyle 2-0 net sonuçla kazanarak gruptan çıkmak için şansını sürdürürken Fatih Terim, 3 maçta 3 galibiyet alarak büyük başarı elde etti. Ancak son maç Hollanda’ya 2-0 yenilerek Dünya Kupası vizesi alamadılar.

Terim, Galatasaray’la yollarını ayırdıktan sonra Milli Takım ile yoluna devam etme kararı aldı ve katılan takım sayısının arttırıldığı 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Türkiye’nin başında yer aldı. Grup maçlarına çok kötü başlayan Türkiye, 6 Eylül 2015’te Hollanda’yı evinde 3-0 yenerek tekrardan gruptan çıkma şansı yakaladı. 10 Ekim’de deplasmanda Çek Cumhuriyeti’ni 2-0 ile geçen Türkiye, 3 gün sonra İzlanda ile oynanan maçta 89. dakikada Selçuk İnan’ın attığı frikik golü ile maçı 1-0 kazanıp grubu üçüncü bitirdi. Grubun diğer bir maçında Kazakistan, Letonya’yı 1-0 yenince de Türkiye en iyi üçüncü olarak Euro 2016’ya doğrudan gitme hakkı kazandı.

Turnuvada Türkiye ilk iki maçta Hırvatistan’a 0-1, İspanya’ya ise 0-3 yenilerek kötü bir başlangıç yaptı ve gösterilen performans tribünlerden tepki çekti. Türkiye son maçında Çek Cumhuriyeti’ni 2-0 yense de bu sefer en iyi üçüncüler arasına giremedi ve gruptan çıkamadı. Bu başarısız turnuvadan sonra TFF yola Terim ile devam etme kararı alırken Fatih Terim ise takımda ciddi değişikliklere gitti ve başta kaptan Arda Turan olmak üzere Selçuk İnan, Burak Yılmaz, Gökhan Gönül ve Caner Erkin gibi tecrübeli isimleri takımdan kesti.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın

Kapalı
Başa dön tuşu
Kapalı