Arsenal’in yıldızı Mesut Özil kariyerindeki dönüm noktaları ve aldığı manâlı kararlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Özil, Alman milli takımına vedasından Real Madrid soyunma odasında yaşanan tartışmaya dek çarpıcı teferruat paylaştı.
İspanyol basınına konuşan Türk asıllı Alman oyuncu Mesut Özil, Barcelona yerine neden Real Madrid ’i seçim ettiğinden Mourinho ’yla yaşadığı kavgaya, babasının Florentino Perez ile tartışmasından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ’la resim çektirdiği için Almanya Ulusal Takımı ’nı bırakmasına dek birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Mesut Özil ’in açıklamaları:
“AZ KALSIN MASA TENİSİ”
Masa tenisinde çok iyiyimdir. 11-12 yaşıma kadar oynadım. 3 ay her tarafında futbolu bıraktım ve ilk turnuvamda herkesi yendim. Geleceğimle ilgili bir karar vermem gerekiyordu. Fakat, futbola aslında ihtiyacım vardı. Futbolu sevmiyordum demeyeceğim lakin masa tenisinde daha çok eğlendiğim kesindi.
“PEP BENDEN HOŞLANMIYORDU”
2010 Dünya Kupası ’ndan daha sonra Real Madrid, Barcelona, Arsenal, Bayern Münih ve Manchester United beni istedi. Favorim Barcelona ’ydı. Onlar değin hoş futbol oynayan ekip yoktu. Barcelona ’ya imza atacağımı düşünüyordum. Oysa, Pep Guardiola ’nın benden hoşlanmadığını öğrendim. Görüşmelerde onun olmaması beni şüphelendirdi. “Pep tatilde.” dediler. Mourinho ise çok ikna ediciydi. Çok yakındı ve çok kararlıydı. Yani, Pep Guardiola ’nın tam tersi. böylece Jose Mourinho ve Real Madrid ’i tercih ettim.
“KALBİM HALA MADRID ’DE”
Real Madrid ’e imza atıktan sonradan fazla gergindim ama çok da mutluydum. Real Madrid, hayalini kurduğum kulüplerden biriydi. Çünkü, idolüm Zidane oynamıştı. Soyunma odasına girdiğimde ortam biraz sessizdi ve böylesine müthiş bir kulübün büyük oyuncuları gergindi. Zidane ile tanıştığımda daha da gergindim. Benim için mükemmel bir andı. Bu bir giz değil. Kalbim hala Real Madrid için çarpar. Orada oynadım ve o takımda çok pozitif dostum var.
MOURINHO İLE SOYUNMA ODASI KAVGASI
(Mourinho ’nun Real Madrid ’deki son sezonunda, Deportivo maçı sonrası Bernabeu ’nun soyunma odasında sonu ayrılığa değin gidecek olan olaylar) Jose Mourinho bana, “Sence iki iyi pas yeter mi? Paslarının yalnızca yüzde 50 ’si iyi olunca yeter mi sanıyorsun?” dedi. Beni durdurdu. Kahverengi gözlerini üzerime dikti. Benzer şekilde yanıt verdim. Güya iki büyük boksörün aleyhinde karşıya geldiği maçın ilk raunduydu. Yanıt sıramın gelmesini bekledim. Onu fiilen bu dek severken böyle bir şey yaşamaktan dehşet ediyordum. Bana, “Bildiğin gibi oynamanı istiyorum. Adam gibi topa girmeni. Sana şimdi gösterceğim.” dedi. Beni kollarıyla yakaladı. Etrafımda zıplamaya başladı. “Böyle cool olduğunu düşünüyorsan, kendi kendine oynamaya devam et. Kendi formanı kendin al. İyi şanslar.” dedi. “Acilen pes mi edeceksin? Sen bir korkaksın. Ne istiyorsun? Sıcak bir duş alıp saçlarını yıkamayı mı? Yalnız kalmak mı istiyorsun? Yoksa kim olduğunu bana, takım arkadaşlarına ve taraftarlara gösterecek misin? Eğer ağlayacaksan duşa git. Burada sana ihtiyacım değil.” diye devam etti. Havlumu aldım ve duşa gittim. Tek bir sözcük bile etmedim. Gerisinde, davranışlarımdan ötürü Sergio Ramos ve tüm takımdan özür diledim.”
“MİLYONLARCA TAKİPÇİ KAYBETTİM”
“Real Madrid ’den ayrılmak hayatımda verdiğim en zorlama karardı. Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi kazanma hayalleri kuruyordum. İşim daha bitmemişti. Babam fazla çok iyi bir görüşme yapmadı. Doyumsuz değildi, adil bir ücret elde etmek istiyordu. Florentino Perez ile inatlaşmak da en iyi çözüm değildi. Babamla menajerlik için yollarımı ayırınca benim twitter hesabımı kapattı. Milyonlarca takipçi kaybettim. Hiç samimi bir tavır değildi. Hatta sponsorum adidas bile durumu arayıp sordu.”
“BANA IRKÇILIK YAPTILAR”
“Kazandığımda Alman, kaybettiğimde göçmen oluyordum. Son dönemlerde yaşadıklarımı düşündüm ve canım yansa da Almanya için oynamaya devam edemeyeceğimi anladım. Çünkü, bana karşısında ırkçılık yaptılar ve saygısızca davrandılar. Almanya formasını gururla giydim. Fakat, daha artı giyemezdim. Almanya Futbol Federasyonu ’ndan bir yetkili, Türk köklerim sebebiyle bana fazla saygısızca davrandı. Beni politik propaganda yapmakla suçladı. ‘Yeter! ’ dedim. Irkçılığı katiyen kabul edemem. İki kalbim var, biri Türk ve diğeri Alman. Bu ırk ise benim Alman da olduğumu kabul etmek istemediler.”
