Futbol

Mesut Özil’den samimi açıklamalar

Türk asıllı Alman futbolcu Mesut Özil geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla futbolu bırakmıştı.

Özil, futbolu bıraktıktan sonra Marca’ya verdiği ilk röportajdan öne çıkanlar şöyle:

– Sihirbaz lakabıyla başlayalım

Mesut Özil: Oyun stilimde kimsenin düşünmediği pasları atmak veya hareketleri yapmak var. Sanırım bu lakabı o yüzden taktılar. Ayrıca lakap takılması, taraftarların sizi izlerken eğlendiği anlamına da gelir. Şaşırmak futbolda da sihirde de iyidir. Böyle bir lakabım olduğu için mutluyum.

– İstatistiklerinden memnun musun? (114 gol ve 222 asist)

Mesut Özil: Çok gol attım, daha da çok asist yaptım ama ayrıca kimsenin saymadığı asist öncesi paslarım da çok fazladır. Benim için takım olarak kazanmak her zaman daha önemliydi. Futbolun doğuşunda da bu var, birlikte oynamak… Her zaman takım arkadaşlarımı parlatmaya çalıştım. Onlar mutluyken ben daha da mutlu oldum. Bana daha bencil olup gol sayımı arttırmam gerektiğini söyleyen insanları asla anlamadım.

– Geriye bakınca kariyerinde aklına gelen ilk şey ne olur?

Mesut Özil: Çocukluğumu hatırlıyorum. Benim için ‘Asla başarılı olamayacak’ demelerini hatırlıyorum. O sözlere kulak asmadım ve kendime odaklandım. Schalke ile sözleşme imzalayıp Bundesliga’da ilk maçıma çıktıktan sonra Ay’a ayak basmış gibiydim. Sonrasında her şey art arda geldi. Real Madrid’de oynamak, Dünya Kupası kazanmak. Dünya Kupası kazanmak kariyerimin en üst noktası, tartışmaya hiç gerek yok.

– 34 yaşında futbolu bıraktın. Neden bu kadar erken?

Mesut Özil: Çok fazla düşündükten sonra bunun doğru karar olduğuna kanaat getirdim. Kariyerim boyunca çok fazla sakatlık yaşamadım, hep formum iyiydi ama son aylarda sırtımda ve belimde yaşadığım sakatlık ve geçirdiğim ameliyat benim için çok zordu. Sahada takımıma katkı veremeyeceğimi fark ettim. Başakşehir’e bu düşüncemi söyledim ve hızlıca çözüm bulduk.

– Futbolu bıraktın, şimdi ne yapacaksın?

Mesut Özil: Henüz belirlemedim. Ne yapacağımdan yüzde yüz emin değilim Ama Türkiye’de olacağım ve aileme odaklanacağım. Güzel bir eşim ve iki kızım var. Kızlarımın büyüdüğünü görmek en çok istediğim şey, onlarla vakit geçirmekten keyif alıyorum. Hayatta aldığım en güzel hediye onlar. Dürüst olmak gerekirse şu anda teknik direktör olmak veya Futbol dünyasının içine girmek gibi bi planım yok. 17 yıldır bu işin içindeyim, çok da keyif aldım ancak biraz sakinlik istiyorum. Futbolculuk kariyerimde de çok kamera önü seven biri değildim, yine aynı şekilde kalıp sakin bir hayat sürmek istiyorum.

– Kariyerinde en çok neyle gurur duyuyorsun?

Mesut Özil: Ne goller, ne asistler, ne galibiyetler ne de şampiyonluklar. En çok gurur duyduğum şey adımı futboldan çok daha önemli konulara bağlama fırsatına sahip olmak. Özellikle Güney Afrika ve Güney Amerika’daki ihtiyaç sahibi insanlara bir şeyler verebilmek. Emeklilik kararım sonrası bu işlerimin durmayacağına emin olabilirsiniz. Annemin küçükken bana öğrettiği tam da buydu ve bununla gurur duyuyorum.

– Üst seviyede ilk maçını hatırlıyor musun?

Mesut Özil: Evet, Schalke’de. O zaman çok utangaçtım ama yeteneklerimin verdiği öz güven vardı. Teknik direktörümüz Mirko Slomka’ydı, sahaya çıkarken bana sadece ‘Keyif al’ dedi. İlk günden son maça kadar o dediğini yaptım. Maç Eintracht Frankfurt’laydı, tribünlerde 60 bin kişi benim adımı bağırıyordu. Harika bir duyguydu. Daha sonra bunu Avrupa’nın farklı büyük stadyumlarında yaşadım. İnanılmaz.

– Real Madrid’e transfer sürecini hatırlıyor musun?

Mesut Özil: Real Madrid ile Barcelona arasında kalmıştım. Sonuçta konu para değildi. Bunu çoğu kişi bilmez ama o dönem Barcelona’yı da Real Madrid’i de ziyaret ettim. Farkı yaratan Jose Mourinho oldu. Ziyaretimde benimle çok iyi ilgilendi. Beni stadyuma götürdü ve müzedeki kupaları birlikte gezdik. Tüylerim diken diken olmuştu. Barcelona ziyaretim ise o kadar tutkulu değildi. Guardiola benimle görüşme zahmetine girmedi bile. biraz hayal kırıcıydı. Bu iki seyahat öncesi Barcelona’nın oyun stilini daha çok beğeniyordum ve onlarla oynamayı hayal edebiliyordum. Daha sonra Jose Mourinho devreye girdi. Kararımdaki en büyük faktör Mourinho’ydu. Seyahatler sonrasında %100 Real Madrid’e gitmeye karar vermiştim. O zaman sadece 21 yaşındaydım. 2010 Dünya Kupası’nı oynamış, Avrupa kupalarında da tecrübe kazanmış bir futbolcuydum. Ama öyle bir günü yaşamamıştım. Çok fazla gazeteci, fotomuhabir vardı ve hepsi bana odaklanmıştı. Kolay bir gün değildi, biraz gergindim ama benim için özel bir gündü. Konu transfer tanıtımları olunca dünyada Real Madrid gibi kulüp yok. O gün farklı bir seviyede olduğunuzu anlıyorsunuz. Real Madrid taraftarları inanılmazdı. İlk dakikadan onlara aşık olmuştum. Orada geçirdiğim zaman boyunca bu sevgi devam etti. 3 yıl birlikte çok güzel zaman geçirdik. Bu sevginin bu kadar uzun sürebileceğini tahmin edemezdim. Hepsine teşekkür ederim.

– Real Madrid’de Mourinho ile çalıştın. Jose ile ilgili anıların var mı?

Mesut Özil: Soyunma odasında yaşadığımız olayı herkes biliyor zaten. Kendisiyle harika bir ilişkimiz var. Beni nasıl motive edeceğini, benden daha iyi bir futbolcu çıkarmayı nasıl yapacağını çok iyi biliyordu. İnanılmaz bir teknik direktör. Onunla çalıştığım için gurur duyuyorum.

– Cristiano Ronaldo senin için her zaman en iyi partnerlerimden diye bahsediyor. Ne söylemek istersin?

Mesut Özil: Ronaldo ile birlikte oynamak büyük keyifti. Bana göre tarihin en iyi futbolcusu. Sahada birbirimizi çok iyi anlıyorduk, harika bir tecrübeydi. Ben pas verdim, o golleri attı. Asla gol kaçırmayan futbolcuya sahip olmak müthiş bir nimet.

– El Clasico’lardan aklında neler kaldı?

Mesut Özil: Sanırım El Clasico’lar tarihinin en heyecanlı zamanını yaşadım. Rekabet üst düzeydeydi. Ronaldo – Messi, Mourinho – Guardiola, Real Madrid – Barcelona. Şampiyonlar Ligi yarı finalleri. Anlatırken bile geriliyorum. Barcelona’yı yenmek inanılmaz tatmin edici bir duyguydu. Barça da çok iyi takımdı. Bernabeu’da bizi 5-0 yenmişlerdi. Kariyerimin en büyük kabusunu o maçta yaşadım. Çok fazla derbi oynadım ama El Clasico seviyesine yaklaşan olmadı.

– Real Madrid’den ayrılırken neler hissettin?

Mesut Özil: Madrid’den ayrılırken çok üzgündüm. Havalimanındaki halimi hatırlıyorum… Real Madrid ile Madrid’de çok güzel 3 yıl geçirdim, gerçekten mutluydum ama böyle şeyler olabiliyor. Bir anda süre alamamaya başladım ve Florentino Perez ile menajerim olan babam arasındaki görüşmede anlaşmazlıklar çıktı. Kulüp bakmaya başladık. Benim için çok zordu. Uçak havalandığı an gözyaşına boğuldum. O anda Real Madrid serüvenimin bittiğini anladım. O zaman karar bana doğru gelmişti çünkü Perez ile babam arasındaki anlaşmazlık benim takımda aldığım süreye yansıyabilirdi. Bundan endişe duymuştum. Yani söylemek zor ama belki Perez ile olan süreci daha farklı ele alıp çözmeye çalışabilirdik.

– Arsenal’deki dönemini nasıl anlatırsın?

Mesut Özil: İlk yıllar iyiydi. Şampiyonlar Ligi’nde sürekli oynayan, iyi futbolculardan kurulu olan ve Arsene Wenger gibi inanılmaz teknik direktöre sahip bir takımdık. Wenger ayrıldıktan sonra benim için çok şey değişti. Yangına körük atmak istemiyroum. Şu anda rahatlamış durumdayım. Arsenal taraftarlarına sevgilerimi gönderiyorum. Bu sezon Premier Lig’i kazanıp sevinirler umarım. Bunu hak ediyorlar. Arsene Wenger gerçek bir centilmen. Çok saygılı bir insan. Takımdan ayrılınca büyük eksiklik doğdu. Aramızda çok iyi birt iletişim vardı.

– Dünya Kupası’nı kazanmak nasıl bir duygu?

Mesut Özil: Kariyerimde çok sayıda zafer var ama bu çok farklı. Kutlamalar sırasında ne olduğunu tam anlamıyla idrak edemiyorsunuz. Rio’daki o gece futbol kariyerimdeki en özel geceydi. Şu anda anlatırken bile yüzümde istemsizce gülümseme oluşuyor. Harika anılar.

– Milli Takım hikayen nasıl bitti?

Mesut Özil: Yangına körükle gitmek istemiyorum. 2018 Dünya Kupası’ndan sonra Almanya Futbol Federasyonu’nun farklı fikirleri vardı ve ben de bu yüzden milli takımı bıraktım. Birkaç hafta önce Joachim Löw ile Stuttgart’ta buluştuk, aramızda bir problem yok.

Etiketler
İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı