Rıdvan Yılmaz, Andrew Robertson olur mu?
İskoç Robertson, 2012’de amatör futbol oynuyor ve ek iş olarak organizasyonlar için bilet satıyordu. Hull City’den Liverpool’a transfer edildiğinde 23 yaşındaydı. An itibariyle 26 yaşında ve Merseyside’da 3 sene sonrası, dünyanın en iyi sol beki olarak gösteriliyor. Tempo ve enerji oyunun kökenini oluşturuyor. Günümüz futbolunun en değerli başlıklarından olan ‘Hücumcu bek’ ifadesinin vücut bulmuş tartışılmaz yıldızlarından biri. Şimdi Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi şampiyonu oyuncular arasına da adını yazdırdı. (Bu Oscar ödülü gibi bir şeydir. Bir kere kazandınız mı, bir daha sizden hep ‘Oscar ödüllü Aktör’ olarak bahsedilir)
İlk maçtan Robertson’a benzeyen oyun tarzı dikkatimi çekti
Rıdvan Yılmaz, 19 yaşında. Beşiktaş alt yapısından yetişti. Sergen Yalçın hoca ona güvendi ve an itibariyle sol bek kendisine emanet edildi. Önünde uzun bir yol var, ancak onu daha ilk izlediğim maçtan (özellikle hücum aksiyonlarında) Andrew Robertson’a benzeyen mekaniği ve oyun tarzı dikkatimi çekti. Tıpkı Robertson’da olduğu gibi enerji ve tempo oyunun faktörleri. Doğru atak figürleri ve istekli geri dönüşler de cabası.
Yazı fikri de buradan çıktı zaten. Bu yazıyı klavyeye aldığım dakikalarda Rıdvan, Hes Kablo Kayserispor karşısında yaptığı hata ile takımının kalesinde bir gole sebebiyet verdi. Sert eleştiriler gördüm. Ancak gelin görün ki bu yaşta bu hatalar elbette yapılır. Robertson’ın kariyerine bakın. O da yaptı benzer hataları. Hata yapa yapa, hata yapmamayı öğrenir insan. Tecrübe tam da böyle bir şeydir işte. Kendine güvenli bir oyuncu Rıdvan, bunu oyununa yansıtıyor. Yaptığı hatalar sebebiyle bu güveni ondan parça parça almak en büyük yanlış olur (Bu tüm genç oyuncular için geçerli) Esas olan bu özgüveni gerektiği şekilde kanallandırabilmek. Sergen hoca bunu yapabilecek yegane isimlerden.
Benzer yükseliş beklemek haritamız olmalı
19 yaşında amatörden yükselen Robertson, an itibariyle dünyanın en iyi sol beki. 19 yaşında Beşiktaş gibi değerli bir formayı sırtına geçiren Rıdvan için de benzer yükseliş beklemek, bizim futbol haritamız olmalıdır. İşte o zaman hep hayal ettiğimiz futbol iklimine kavuşuruz. İşte o zaman değişen iklimin bitki örtüsü, rüyalardaki gibi olur.
Büyük takımlarda gençlere az fırsat verilir düşüncesinden çıkıp, ‘İyi oyuncu oynar’ mantığını oturtmamız gerekir. Yapmamız gereken yeteneği, doğru çalışma ile işlemektir. Eğer mental noktada oyuncuları ve oyuncu algısını farklılaştırabilirsek, fiziksel anlamda da nihai hedefe kavuşuruz.
Geçtiğimiz günlerde TRT Spor yorumcusu Serkan Akkoyun ile oyun üzerine konuşurken, konu zaman kavramına geldi. ‘Futbolcu Zamanı’ diye pek de seslendirilmeyen bir gerçek var. Kısaca 35’ler civarı sonlanan bir profesyonel kariyer tanımı yapabiliriz; bu adı konulmayan olgu için. Diğer meslek gruplarında performansın yükselişte olduğu dönemde, futbolcular kendilerini tanımlayan meslekten uzaklaşıyor yavaş yavaş… Bu da profesyonel bir oyuncudan alınan maksimum performansı 10 yıl ortalamada tutuyor. Yani aslında oyunun kendisi bize, genç oyuncu kavramının süre ayarını kaçırmamız gerektiğini anlatıyor uzay-zaman denkleminde.
Bu bağlamda oyuncuyu tanımlarken ‘Genç, daha pişmesi lazım’ genel-geçer cümlesini daha dikkatli kullanmamız gerektiğini idrak etmemiz şart.
Çok uzun bir liste ile detaylandırabilirim durumu ancak tümevarım yapacağım. Daha hızlı ve net olsun:
Dünyanın en fazla izlenen ve para harcanan ligi Premier Lig’de yakında dönemde öne çıkan yıldızların doğum tarihlerine bir bakalım. Manchester United’dan Mason Greenwood 2001 doğumlu, Manchester City’den Phil Foden 2000’li… Chelsea’de parlayan yetenek Mason Mount 1999’da dünyaya geldi. Şampiyon Liverpool’da dünyanın en iyi sağ bekine evrilen Trent Alexander-Arnold 1998 doğumlu. Geçtiğimiz hafta Aston Villa’ya karşı Liverpool’un 2. Golünü atan Curtis Jones 2001’li… Şimdiden West Ham ve İngiltere’nin önemli oyuncularından biri haline gelen Declan Rice yine 1999 jenerasyonundan. United’da sol bek formasının yakasına yapışan Brandon Williams 3 Eylül 2000 doğumlu… Liste daha geniş bir hale getirilebilir….
Günün sonunda Rıdvan’ın Robertson olması hedefinden yola çıkarak, gençlerimizin geleceği şekillendirmesi, onlar için oluşturacağımız resim çerçevesine bağlı biraz da… Sonra fırça darbelerini vuracak olanlar elbette kendileri….
Çok güzel bir Ortaçgil güftesidir, ‘Olamaz mı? Olabilir’….