Temsilcimiz Fenerbahçe Beko’nun THY Avrupa Ligi performansı
Bu sene gerek basketbolseverler gerek tüm Avrupa açısından birçok ilkleri barındıran THY Avrupa Ligi; bizleri pandemiden dolayı taraftardan ve birçok oyuncudan yoksun bıraksa da yine de şaşırtmaya devam ediyor.
Sezon başından bu yana bu hafta itibariyle takımlar -birkaç takımın erteleme maçı istisnası ile- 10 maça çıktılar. Şu ana kadar sezona Jasikevicius önderliğinde net favori olarak çıkan ve geçtiğimiz haftalarda temsilcimiz Fenerbahçe Beko’ya tarihi bir hezimet yaşatan Barcelona’nın ligi domine ettiğini söylersek abartmış olmayız.
Barcelona haricinde ligin üst sıralarında görmeye alışkın olduğumuz CSKA Moskova ve Real Madrid’in de bu sene başında gösterdikleri performans ile oyun anlamında sezonun ilerleyen zamanlarına ve play off’lara daha şimdiden göz kırptıklarını söylersek abartmış olmayız. Bunun dışında Zalgiris Kaunas ve Bayern Münih’in de göstermiş oldukları performanslar onları şu aşamada ligin üst sıralarına çıkarmış olmasına rağmen ilerleyen vakitlerde ligde artan rekabetle birlikte bu takımların daha gerilerde yer bulacağını tahmin etmek çok da zor değil.
Olayın bizi ilgilendiren boyutuna girecek olursak; temsilcilerimizin özellikle de Fenerbahçe Beko’nun beklenenden daha aşağılarda sezona giriş yaptığını söylemekte fayda var. Avrupa’da son 10 yılın neredeyse en dominant takımı olan, taraftar kitlesi uluslararası bir boyut kazanan ve Twitter’da dünya basketbol kulüpleri arasında en çok etkileşim alan 2. takım olan Fenerbahçe Beko’nun yerinde bu sene yeller esiyor.
12 milyon euro bütçe ve Euroleague tecrübesi çok olmayan birçok yeni transfer ile mucizeleri kovalamak adına sezona başlayan Fenerbahçe Beko; sezonun ilk iki maçını hariç tutacak olursak ligin neredeyse en kötü ekiplerinden biri diyebiliriz.
Özelikle son 8 karşılaşmanın sadece 2 tanesini kazanan sarı lacivertlilerde alarm zilleri maalesef beklenenden çok daha erken çalmaya başladı. Türk Hava Yolları Avrupa Ligi için 2. kalite denebilecek nitelikte guardlara topu emanet eden koç Igor Kokoskov Lorenzo Brown, Ali Muhammed, Kenan Sipahi ve Leo Westermann gibi oyunculardan beklendiği üzere istediği verimi alamadı ve alışkın olmadığımız bir şekilde sezonun ortalarına yaklaşırken bir diğer 2. kalite guard olan eski Banvit’li Alex Perez ile bu boşluğu doldurmaya çalıştı.
Hali hazırda geçen sene Zalgiris gibi çıtasını yükseltmek için uygun bir kulüpte dahi tutunamamış bir guard ile Fenerbahçe Beko ‘nun oyun kurucu probleminin nasıl çözüleceği konusuna eminim ki birçok Fenerbahçe Beko taraftarı şüpheyle yaklaşıyordur. Zaten Nando De Colo dışında topa yön verme ve liderlik etme konusunda büyük soru işaretleri içeren Fenerbahçe Beko’da; son haftalarda gelen De Colo’nun sürpriz sakatlığı ile takımın eli kolu iyice bağlandı ve kaçınılmaz olarak Fenerbahçe Beko çok büyük farklarla rakiplerine birer birer kaybetmeye başladı.
Yıllarca eze eze yendiğimiz, deplasmanlarda dahi favori çıktığımız İspanyol kulüplerine karşı alınan farklı mağlubiyetlerin faturasının kime çıkacağı herkes tarafından oldukça merak konusu. Takımda top kaybı başta olmak üzere verilen ribaund sayıları, takımın kimyasının oturmamasından kaynaklı gelişen kötü bireysel performanslar ve Jerrel Eddiie ve Lorenzo Brown’un disiplinsiz hareketleri takımda göze en çok batan eksikler olarak karşımıza çıkıyor. Sorun o kadar önemli bir boyuta taşındı ki Fenerbahçe Beko bırakın Türk Hava Yolları Avrupa Ligi’ni; Basketbol Süper Ligi’nde dahi Türk Telekom, Bahçeşehir Koleji gibi her anlamda kendinden çok daha alt rakiplere karşı dahi zorla maçı kazanır hale geldi.
Sorun nerede?
Bir basketbolsever olarak bu takımdaki problemin nedeninin uyumdan ziyade yanlış yapılanma, yanlış transferler ve uygulanan yanlış politika olduğuna inanıyorum. Yani çözümün yamalarla değil daha köklü değişimlerle gerçekleşebileceğine inananlardanım. Umarız ki Kokoskov takımı bu sürüncemeden bir an önce çıkarır.