Süper Lig

Uğur Dündar: ‘Kulüpler yabancılara satılırsa şaşırmayalım’

Duayen gazeteci Uğur Dündar, corona virüsü salgını sonrası Türk futbolunun röntgenini Ercan Taner için çekti. “Salgından önce kulüpler borç sarmalından çıkmaya uğraşıyorlardı. Maalesef pandemi, tabloyu daha da ağırlaştırdı. Kulüpler yabancılara satılmaya başlarsa işte o zaman hiç şaşırmayalım” diyen Uğur Dündar, çok özel açıklamalar yaptı.

Budan böyle yalnızca yazılarıyla değil, sohbetleriyle de SÖZCÜ Spor’da olacak Ercan Taner…

Türkiye’nin önde gelen isimlerine mikrofon uzatacak. Bu mikrofon; bilinmeyenleri, anıları ve deneyimleri, SÖZCÜ okurları ile buluşturacak. Bu sohbetlerin ilk konuğu, Ercan Taner’in idollerinden biri. Türk televizyonlarında soruşturmacı gazeteciliğin duayeni, SÖZCÜ yazarı Uğur Dündar…

*1972 Münih Olimpiyatları… Yüzmeyi Uğur Dündar anlatıyordu TRT’de…

“Türk televizyonculuğunun tarihine ilk uluslararası naklen yayın olarak geçti. Ben TRT’ye girdikten sonra İngiltere’ye, BBC’ye gönderildim. Drama yönetmeni olarak eğitim aldım. Kursu büyük başarıyla bitirdim. Yurda döndükten sonra fiziksel yapıma bakıp spor bölümünde görevlendirdiler. İyi ki de orada Arman Talay ve Güneş Tecelli gibi bana mesleği sevdiren efsanelerin yanında işe başlamışım. Münih’te yüzme yarışmalarını anlatmama gelince… Lise ve üniversitede okurken Yeşilyurt’taki Çınar Hotel’in plajında cankurtaranlık yapmıştım ve çok iyi bir yüzücü idim. Şansıma Mark Spitz ve Shane Gould gibi yıldızlar peş peşe muhteşem rekorlar kırdı ve ben de onların yarışlarını anlatarak tanındım…”

*TRT’nin 1970 ve 80’lerde yayın politikası nasıldı?

“TRT tarihinin en başarılı yayıncılık örneklerinin yaşandığı yıllardı. İsmail Cem gibi demokrat, çok seslilikten ve çağdaş yayıncılıktan yana bir genel müdür bir daha gelmedi. Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’nın benzeri olan ‘Forum’ adlı tartışma programı, onun döneminde başladı. Türk sinemasının büyük yönetmenleri Halit Refiğ, Metin Erksan ve Ömer Lütfü Akad gibi ustalar, başyapıtlara imzalar attı. Attila İlhan, Turgut Özakman gibi devler TRT için senaryolar yazdılar. Yayınlar siyah-beyaz ama çok sesli ve renkliydi.”

*Yaptığınız en iyi üç program?

ARENA ARENA ARENA

“Ayrıca TRT’de haber merkezi adına hazırlayıp moderatörlüğünü üstlendiğim, o dönemlerin tüm siyasi liderlerinin katıldıkları ‘Açık Oturum’ programlarının demokrasimize ne kadar katkı sağladığını anlıyorum.”

*Pandemi ve futbol. Maçların başlaması olumlu mu?

“Çok riskli. Ama hayat devam ediyor ve bir yerden her şeye yeniden başlamak gerekiyor. Biz önlemleri ihmal etmeden, virüsle mücadele ederek yaşamak zorundayız. O bizi kovalayacak, biz de yakalanmamaya çalışacağız. Salgından önce kulüplerimiz mali yönden büyük zorluklarla mücadele ediyor, borç sarmalından çıkmaya uğraşıyorlardı. Maalesef pandemi, tabloyu daha da ağırlaştırdı.”

*Neler bekliyorsunuz?

“Dolar ve euro’nun yükselmesi, buna karşılık gelirlerin yok sayılacak kadar azalması, mali darboğazdan çıkışı çok zorlaştırdı. Artık pırıltılı yıldızları transfer etmek hayal olacak. Altyapılara önem verip yatırım yapan, yetişen yetenekleri parlatıp dünyaya pazarlayan kulüpler ayakta kalacak. Buna rağmen kulüplerimiz yabancılara satılmaya başlarsa hiç şaşırmayalım.”

*65 yaş üstü aylardır evde. Nasıl yorumlamak lazım?

“Sanki salgının tek sorumlusu 65 yaş ve üzerindeki yurttaşlarmış gibi yanlış bir uygulama, ısrarla sürdürüldü. Bunun bilimsellikle ve çağdaş uygulamalarla bağdaşır bir yanı yok. Kalabalık ailelerde ve dar mekânlarda yaşayan insanlar; koroner damarlar tıkandıktan, diyabet gibi altta yatan hastalıklar derinleştikten, eklemler, kaslar ve bacaklar hareketi unuttuktan, ruhsal sorunlar yoğunlaştıktan, beslenme alışkanlıkları bozulduktan, kısacası betona kök saldıktan sonra hatırlandılar. Bu haksızlığı Bilim Kurulu üyelerinin hâlâ sürdürmelerine akıl sır erdiremiyorum. LÖSEV Vakfı Başkanı Dr. Üstün Ezer gibi değerli hekimler de bir anlam veremiyor ve karşı çıkıyorlar. Geçen gün bir uzmandan öğrendim. Yürüme terapisi almaya başlayan yaşlı hasta sayısında yüzde 80’lik bir patlama olmuş.”

*Fenerbahçe yönetiminde yer aldınız. Neler yaşadınız?

“Güzel şeyler gördüm. Kuvâ-yi Milliye’nin kulübüne yöneticilik yapma şerefini yaşadım. Şampiyonluk mutluluğunu da… Çocuklarıma gururla anlattığım anılarım oldu. Fenerbahçe gibi şanlı geçmişe, muazzam bir tarihe sahip olan, Atatürk’ün takdirini kazanmış kulübe hizmet etme imkânını verdiği için efsane başkan Aziz Yıldırım’a ne kadar teşekkür etsem azdır.”

*Türkiye sizi hep sevdi. Hep saygı duydu. Yeşilçam bile kayıtsız kalmadı. Bu, nasıl bir duygu?

“Nedir bu işin sırrı? Çok çalışmak. Sadece ve sadece halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet etmek, bunun dışında hiçbir gücün önünde eğilip bükülmemek. Hiçbir güç ve kişiye gebe kalmamak. Neler yaptığımı, hangi tehlikelerle karşılaştığımı ve birçok kez ölümle nasıl dans ettiğimi seyircilerimizin takdirine bırakıyorum. Geriye dönüp baktığımda bir iz bıraktığımı görüyor ve bundan mutlu oluyorum. Aynaya bakarken tükürülecek birini değil, güvenilecek birini görüyorum. Babam bana şerefli bir soyadı bıraktı. Ben de çocuklarıma o soyadını aynı temizlikte bırakacağım.”

“İYİ Kİ SÖZCÜ VAR”

*Ülkemizde haber kanalları, medya ne durumda?

“Neler yaşanmıyor ki! Geçmişte habercilik yarışı yaparlardı. Onun yerini ‘en iyi yandaş kim olacak’ yarışması aldı! İyi ki SÖZCÜ var, iyi ki sayıları bir elin parmaklarını bile bulamayacak kadar az sayıda bağımsız medya kuruluşu var. SÖZCÜ olmasa, TELE1 TV gibi bir haber kanalı bulunmasa nerede yazacak, nerede konuşacaktık? Bunların hava gibi, su gibi, gıda gibi yaşamsal önem ve değerde olduklarını bilelim; tüm gücümüzle destekleyelim.”

“HEP HEDEF OLDUM”

“Babam siyasetçilerin değil, halkın ve yasaların polisiydi. Çok sıkıntı çekti. Ama haram ekmek yemediği gibi bize de yedirmedi. Ben de onun izinden yürüdüğüm için siyasi iktidarların, güç odaklarının, çetelerin, terör örgütlerinin hedefi oldum. Ama yadırgamıyorum. Bunlar yaşanmazsa işinizi gerektiği gibi yapmıyorsunuz demektir.”

UĞUR DÜNDAR İLE KISA KISA

MİKROFON: Özgür ve bağımsız değilse, basit bir metal parçası.

FENERBAHÇE: Kuvâ-yi Milliye, kurtuluş ve kuruluş.

AİLE: Her şeyim.

SÖZCÜ: Halkın gerçekleri öğrenme hakkı.

HÜRRIYET: Keşke hür kalabilseydi.

YAZI YAZMAK: Yaşasın düşünce ve ifade özgürlüğü.

SALGIN: Felaket.

DOST: Gerçek dostlar o kadar az ki! O nedenle çok değerliler.

POLİTİKA: Anlamam.

İŞTE HAYATINIZ: Şeffaflık.

ARENA: Gerçeklerin er meydanı.

Etiketler
İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı